ABD, İran’a yönelik ambargo kararı alırken, Türkiye ile birlikte 7 ülkeyi daha 6 aylığına ambargodan muaf tuttu.
Bu 6 aylık süre içerisinde, ambargodan muaf tutulan ülkelerle ilişkiler bağlamında yaşanacak herhangi bir değişiklik durumunda, ABD, kararı yeniden gözden geçirecek.
Yani gerekirse, muaf tutulan bu 8 ülkeden herhangi biri ABD ile ilişkilerde ters düşmesi durumunda ambargo kapsamına alınacak, dolayısıyla o ülkenin İran ile ticaret yapması zorlaşacak.
Peki, Türkiye, ambargoya dâhil edilseydi ne olurdu?
Ambargo kararına uysa, en çok petrol konusunda sıkıntı yaşayacaktı, çünkü Türkiye’nin İran ile en önemli ticaret ilişkisi petrol üzerinedir.
Doğalgaz da İran üzerinden sağlanıyor, bunların engellenmesi durumunda, Türkiye büyük bir sıkıntı içine girecekti.
Ve ambargo kararına uymadığında ise, ABD ile ilişkiler biraz daha gerilecekti.
İşte tam da bu tartışmalar arasında, gözler, Türkiye’deki petrol varlığına çevrildi; bu aralar, açıklama yapan çeşitli çevreler, Türkiye’de var olan ancak yararlanılmayan petrol yataklarına dikkat çekiyor.
Bunlardan biri de, Van’daki tüccar ve esnaf odaları oldu.
Van Ticaret ve Sanayi Odası (VANTSO) ile Van Esnaf Sanatkârlar Odalar Birliği (VANESOB) başkanları, önceki gün bir araya gelerek hem ABD’nin ambargo kararını değerlendirdiler, hem de Van’daki petrol varlığıyla ilgili ortak bazı bilgiler paylaştılar.
Başkanların dikkat çekmeye çalıştığı konu şuydu;
“Kendi toprağımızdaki varlığı, madeni, petrolü değerlendirebilseydik, bugün başka ülkeden ithal etmeye ihtiyacımız olmazdı, bu gibi siyasi kararlarda da zor duruma düşmezdik”
Ve yeri gelmişken de, Van’daki petrol varlığıyla ilgili olarak da şu önemli bilgileri paylaştılar:
“Akaryakıt talebi günde 1 milyon varile yaklaşmış olan Türkiye, geçtiğimiz yıl günde ortalama 515 bin varil ile tarihinin en yüksek ham petrol ithalatını yaptı. İran'ın Türkiye'nin ham petrol ithalindeki payı 2011'de yüzde 51 iken, 2012'de yaptırımların yürürlüğe girmesinden itibaren düştü. Geçtiğimiz yıl Türkiye ham petrol ithalinin neredeyse yarısını İran’dan karşıladı. Bu gerçekler ortadayken ülkemizin mevcut petrol kaynakları da mutlaka değerlendirilmelidir.
Örneğin, 1886’dan 1948'e kadar, Rusların Muradiye'de günde 2 ton akaryakıt (mazot) çıkardığı ve Tiflis’e gönderdiği söyleniyor. Erek Dağı ve Gürpınar'da açılan petrol kuyularının betonla kapatıldığı belirtiliyor. 20 Ocak 1909’da Muradiye’de Fuat Paşa'ya ve Van Belediyesi’ne petrol ve neft madeni işletme ruhsatı verildiği biliniyor. Ayrıca 1914’te Hereşik, Amik Kalesi, Haydar Köyü, Mürüvaz Köyü, Surp Gevork Manastırı arasında kalan 5000 dönümlük arazide petrol çalışmaları başladı ancak Ermeni savaşı nedeniyle ilerleme sağlanamadı. Fransız işadamı Emil Mayen, 27 Ağustos 1924’te Beşparmak ve Gürzüt köylerindeki petrolü işletmeye başlamıştı. Tüm bu iddiaların üzerine gidilerek varsa Van’daki petrol yatakları ülke ekonomisine kazandırılmalıdır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın başlatacağı, ülkemizin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını değerlendirme çalışmalarında Van’ımıza öncelik verilmesini talep ediyoruz.”
Türkiye’nin diğer bölgelerinde de benzer durumlar var mı, ki vardır muhtemelen, mesela Hakkari’de de bu tür tartışmalar çok oldu geçmişte, başka yerlerde de benzer durumlar vardır, ama Van’ın da gerçeği bu maalesef..!
Petrolümüz var deniliyor, çıkarılmadığından söz ediliyor..!
Zaman zaman bu tür söylentileri duymak mümkün oluyorken, bunlara açıklık getirmek gerekiyor.
Yani biri çıkıp iki cümle kurabilmeli odaların bu açıklamaları karşısında, maden var mı yok mu, varsa neden çıkarılmıyor, açılan kuyuların neden üzeri betonla kapatılmış, falan...
|