|
||
![]() |
“Deniz” demek yeterli mi? | |
Adil Harmancı | ||
adilharmanci30@gmail.com | ||
Van gölünün sadece doğal güzellikleri yok, aynı zamanda binlerce yıllık geçmişe ışık tutacak tarihi özellikleri de var. Belki Van gölü bir “deniz” görünümünde ama aslında o hem bir doğa seçkini, hem de bir tarih zengini… Bir kere, tatil beldesi olabilecek uygun kıyı yapısı, neredeyse tüm kıyı boyunca çoğu yerde yer alan kaynak suları, uzun süre başında kar eksik olmadığı için Süphan dağının verdiği dört mevsim bir arada görüntüsü, Artos ve Nemrut dağlarının sağladığı huzur, Van gölünü eşsiz kılan özellikler… Son yıllarda artan deniz taşımacılığı sayesinde Akdamar Adası başta olmak üzere, içindeki dört büyük adaya ve dinlence yerlerine gerçekleşen geziler, Van-Tatvan arası yapılan gemi seferleri de, göle ayrı bir canlılık katmıştır. Kuşkusuz son yıllarda gerekli önlemler alınmadığı için yerleşim alanlarının olduğu kesimlerde büyük bir kirlenme olmuştur, ancak yerleşim yerlerine uzak bölgeler suya girmek için oldukça elverişlidir, insanların uzak olduğu kıyılardaki suyun berraklığı, sakinliği ve çevrenin yeşilliği ise ayrı bir renk katıyor göle… Zaten göldeki adalar ve Deveboynu gibi yarım ada oluşumları, göle başlı başına bir görüntü sağlıyor. Diğer yandan Van gölünün tarih deposu gibi bir özelliği de var; Hem görünenleri, hem görünmeyenleri ile… Ne demek bu..? En bilineni olduğu için, Akdamar Adası tarihi yönüyle Van gölünü en iyi tarif eden bir adadır, onun ardından yine araştırmalara konu olmuş, Adır ve Çarpanak adaları gelir. Van Kalesi, gölün hemen yanı başındadır. Adilcevaz kalesi, Ahlât kalesi ve Ahlât tarihi mezarlığı da yine Van gölünün hemen yanı başındadır. Bunların yanı sıra, birçok kilise kalıntısı, cami, medrese gibi tarihi yapılar da yine Van gölü etrafında yer alır. Sadece bunlar değil tabi, gölün derinliklerinde de tarihin izleri var. Mesela bir-iki sene önce Gevaş tarafında yapılan su altı incelemelerinde binlerce yıllık mezar taşlarına rastlandı. Geçtiğimiz günlerde de Adilcevaz tarafında yine kıyıya belli bir mesafede su dibinde kale burcuna rastlandı. Buranın Adilcevaz kalesinin devamı olduğu tespit edildi ve bazı yerleşim izlerine de rastlandığı açıklandı. Daha ciddi araştırma ve incelemeler yapılması durumunda, göl dibinde kim bilir geçmişe ışık tutacak daha ne gibi kalıntılar bulunabilir..? O nedenle sadece bu yönüyle baktığımızda, Van gölüne “deniz” lütfünde bulunarak işi geçiştirmek, ya da “canavar” söylemleriyle dikkat oluşturmaya çalışmak, sadece devasa bir tarihi suya gömmeye yarar. Bu yaklaşım hem o devasa tarihin ortaya çıkmasına mani olur, hem de turizm için en çekici olan doğal yapı arka plana atılmış olur. Kaldı ki, son yıllarda kıyıya yığılan molozlar, çekilen duvarlar, yapılan işgaller ve yerleşim bölgelerinden kanalizasyon atıklarıyla gerçekleşen aşırı kirlenme, bu “deniz” özelliğini de yavaş yavaş ortadan kaldırmakta… O nedenle, Van’da bulunan bürokratların, siyasetçilerin, yerel yöneticilerin, çevrecilerin, sivil toplum örgütlerinin, kentin turizmi, ekonomisi, psikolojisi, sosyal yaşamı için son derece önemli olan Van gölü için, “deniz” ve “canavar” sözcükleri etrafında sohbetler geliştirmek yerine, çok daha önemli görevlerinin olduğunu belirtmekte fayda var. |
||
Etiketler: “Deniz”, demek, yeterli, mi?, |