|
||
![]() |
Eleştiri üzerine | |
Adil Harmancı | ||
adilharmanci30@gmail.com | ||
Belki iddialı bir başlık oldu, hani dünyaca ünlü sosyologların deneme kitaplarının isimlerinde yer alan “üzerine” sözünü ben de kullanmış oldum, ama öyle çok iddialı laflar etmeyeceğim bu köşe yazısında… Kafama takılan bazı sorular var, ya da günlük yaşamda karşılaştığım bazı durumlar, onlarla ilgili bir iki şey ifade edeyim dedim. Bu günlük yaşamda karşılaştıklarımdan bir tanesi de eleştiri konusudur. Yani, insanların eleştiriye yaklaşımı ve birbirlerini eleştirme biçimleri… Tabi bunu açabilmek için öncelikle eleştiriden ne anladığımı belirteyim. Bana göre eleştiri, fayda sağlamak için iyi niyetle söylenmiş sözlerdir. Bunu da doğal seyri içinde gelişen eleştiri için söyleyebilirim tabi, ama bunun yanında bir de şimdilerde sıklıkla tanıklık ettiğimiz gibi zarar sağlamak ve karşıdakini zor durumda bırakmak için yapılan eleştiriler var, çevremizde, orada, burada sıklıkla karşılaşıyoruz hepimiz. Peki, ikincisine ‘eleştiri’ demek mümkün mü? Yani bir işi, ya da bir kişiyi, kurumu, tahrip etmek üzere kurgulanmış sözler, ‘eleştiri’ kategorisine girer mi? Girmez diye düşünüyorum zaten o nedenle, “eleştiri, fayda sağlamak için iyi niyetle söylenmiş sözlerdir” diyorum. O zaman iyi niyetle yapılan eleştiri üzerinden gidelim… Peki, iyi niyetle yapılan eleştiriden neden korkarız, neden tepki gösteririz, sonuçta biliyoruz ki faydamıza söylenmiş sözlerdir, ama biz yine de bir kötü niyet arıyoruz eleştiriden, kızıyoruz, gerekirse müeyyide yoluna başvuruyoruz, neden? Çoğumuzun ya başına gelmiştir, ya da tanık olmuşuzdur, bu gibi durumlar çok olur, iyiliğine bir hatırlatmada bulunursunuz, ya da bir hatırlatmada bulunulmuştur, “zararlıdır”, “tehlikelidir”, “dikkat et”, “böyle olsa daha iyi olur” denilmiştir, karşıdaki hemen morarmaya, kızarmaya, zıvanadan çıkmaya başlamıştır! Nedeniyle ilgili, kendimce şöyle sonuçlar çıkarıyorum: Ya yanlış anlamıştır, siz konuyu iyi izah edememişsinizdir, ya anlasa da gurur meselesi yapmıştır, sizi onaylamamıştır, ya da o sırada sizi onaylamayı, en azından ılımlı bir cevap vermeyi, kendisi için bir zayıflık olarak düşünmüştür. Mesela başımdan geçen zamanlar olmuştur, yapılan eleştiriyi o sırada kabul etmemişimdir, ama ayrıldıktan sonra içimden, “doğru diyor valla” diyerek hak vermişimdir. Demek ki eleştirinin böyle bir “gizli ikna” gücü de var, bu şekilde gizli gizli ikna olanların sayısı oldukça fazla olmalı, belki de toplumu bir arada tutan ve birçok olumsuzluğa karşın istikrarın devamını sağlayan bu “gizli ikna” durumudur. Ama gizli ikna yerine açık ikna daha iyi değil mi? Doğru olanı o sırada onaylamak… Çünkü doğru eleştiriyi o sırada onayladığınızda, size eleştiride bulunanla çelişki yerine aranızda bir uzlaşma olur, konu her ne ise onunla ilgili bir zaman kaybınız olmaz, belki size eleştiride bulunanın faydanıza önerileri de vardır ve onları da dinlemiş olursunuz! Batı ülkelerindeki insan psikolojisinin buna yatkın olduğu söyleniyor, yani eleştirinize o sırada olumlu ya da olumsuz bir cevap alabiliyorsunuz, insanlar birbirlerine katkı yapabiliyor, dolayısıyla sorunlarını ortaklaşa çözümlerle hal edebiliyorlar. Peki, biz bunu nasıl başaracağız, “gizli iknadan” açık iknaya ne zaman geçeceğiz? Bu da benim size sorum olsun, cevaplar alırsam bu köşede yer veririm. Bugün Nevruz bayramı, kış mevsiminin gizlediklerinin, üstünü örttüklerinin ortaya çıktığı gündür aynı zamanda… İnsanı bilmem ama doğa kendini açıkça yenileyecek! Her şey günün birinde ortaya çıktığına göre, galiba en iyisi açık iknadır, herkese, açık açık ikna olduğu günler dileğiyle… |
||
Etiketler: Eleştiri, üzerine, |