|
||
![]() |
İlişkilerde üslup ve tarz | |
Adil Harmancı | ||
adilharmanci30@gmail.com | ||
Ne iş yapıyorsanız yapın, o işte iyi bir üslup, iyi bir tarz yakalayamamışsanız, başınız dertte demektir; başınız dertte, çünkü her an hata yapma, kırıp dökme riskiniz var, gerçi buna modern dilde “pot kırma” deniyor ama sonuçları, ifade edilişiyle aynı yumuşaklıkta olmayabiliyor her zaman…
O nedenle de üslupta ve tarzda topuzun ayarını her zaman dengede tutmak gerekiyor.
Sanırım günlük yaşamda bu konuda, en çok sıkıntı yaşayan kesimlerden biri de, sivil toplum örgütleri, siyasetçiler ve basın mensuplarıdır.
Bir örnek vermek gerekirse, sivil toplum örgütleri ile siyasetçiler mesela bu her iki kesimin kendini ifade edebilmesi için basına çok ihtiyacı var, o nedenle de basınla ilişkilerini her zaman dengede tutarlar.
Kendilerini buna göre de hazırlarlar zaten, şöyle yaparlar ekseriyetle;
Haber amacıyla buluştukları basın mensuplarını iyi karşılarlar, gülümserler, espri yaparlar, çay-kahve ısmarlarlar, sohbet ederler ve sonra da meramları her ne ise paylaşır, yine güler yüzle uğurlarlar.
Aslına bakarsanız böyle yapmak zorunda değiller, basın mensuplarının da normalde böyle bir beklentisi olmamalı, sonuçta yapılan iş bir haber alışverişidir, konuyu bu kadar komşuluk ilişkisine çevirmeye gerek yoktur, en azından haberci açısından biraz da resmiyet olmalı, ama oluyor bunlar, olmuyor değil…
Hadi bir yerde normal karşıladık bunu…
Ama bu her iki kesimde bazen topuzun ayarı öyle bir hızlı değişime uğrar ki, daha önce güler yüzle, hoşnut ayrılan basın mensubu, bu kez de yapılan muamele karşısında afallayıp kalır, neye uğradığına şaşar.
Ne olmuştur; bu kesimlerin üstesinden gelemedikleri konunun günah keçisi, bakıyorsunuz basın mensubu olmuştur, ya azarlanmış, ya da kapı dışarı edilmiştir, üstelik kötü bir üslupla;
Mesela bir çalıştay çalışması sırasında birbirlerine sinirlenen tarafların, biraz önce kahve ısmarladıkları basın mensupları için ani bir çıkışla şöyle dediğini düşünün:
“Basını dışarı alalım!”
Oysa şöyle de diyebilirler:
“Basın mensubu arkadaşlar kusura bakmayın, bundan sonraki bölümü basına kapalı yapmak zorundayız”
Ama öyle demiyor, böyle diyorlar, her ne ise…
Peki, neden basın mensubuna fazlalıkmış gibi bir muamele yapıp “basını dışarı alalım” derler, belki o anın stresi ve heyecanı ama aslına bakarsanız biraz da üslupsuzluk ve tarz yoksunluğudur…
Biraz daha sakin ve medeni olunabilir.
Peki, ya basın mensubu..?
Çalıştay ortaklarından biri gibi hareket ederse, haberci değil de işin muhataplarından biriymiş gibi davranırsa ve tartışmalara, değerlendirmelere dâhil olursa..?
Hele, ucuz sorularla araya girerse..?
İşte o zaman sanırım “basını dışarı alalım” üslupsuzluğunu fazlasıyla hak etmiştir o basın mensubu, çünkü biraz da bu duruma kendisi yol açmıştır, demek ki biraz da ciddiyetsizlik, böyle bir sonuç üretmiştir.
Üslup ve tarz sorununa belki bu her üç taraf içinde yer alanlardan belki bir ya da iki kişi yol açmıştır, ama sonuçta yaş ile kuru birlikte yanar, geri kalanlar da haksız bir uygulama ile karşı karşıya kalır.
O nedenle ister bireysel, ister kurumsal, ister mesleki olarak, üslup ve tarzı iyi anlamak ve iyi uygulamak gerekiyor.
Bir kere herkes kendi yerini ve görevini bilecek, üslup ve tarzını da ona göre ayarlayacak, dolayısıyla böyle olduğunda, kimse kolayca kimseye üslupsuzluk etmemiş olacak, etmez de zaten! |
||
Etiketler: İlişkilerde, üslup, ve, tarz, |