Koronavirüs biraz daha merhamet öneriyor insanlara, şiddet, kötülük, kibir, bencillik nereye kadar.
Siyasette, ticarette, sporda, evde, işte, sohbette, tartışmada bunu başarabilir insanlar, isterse olur bu, çok zor değil, biraz empati, biraz içtenlik ve biraz samimiyet.
Samimiyet önemli bir konu, samimi olmak, içten pazarlıklı olmamak uzlaşmada en etkili yoldur.
Uzlaşı kültürü geliştiğinde zaten insanlar arası anlaşmazlıklar da o ölçüde daha kolay ve daha erken çözüme kavuşur.
Kaba davranışı, zorbalığı, üste çıkmayı kültür edinenler, iyi bir şey yaptıklarını zannederler, hele arkalarında güç, bellerinde sopaları varsa hepten zıvanadan çıkarlar, yaptıkları şeyin doğru olduğuna inanmaya başlarlar.
Ve onlarla hiçbir anlaşmazlık çözülmez, tam aksine anlaşmazlık üretilir ha bire…
Korona bugünlerde insanlara şunu da anlatıyor galiba, bu tür kimselerin arkasında durmayın, aman ha eline sopa falan da vermeyin…
Aslında bunları buraya kadar anlatmamın tek bir nedeni var, belki kıssadan hisse çıkaranlar olabilir ama ben Hakkarili sanatçı Ersin Korkut’tan bir iki cümle söz etmek istiyorum.
Bu korona günlerinde, birbirimize daha fazla ihtiyacımızın olduğunu anladığımız, eve kapanınca normal yaşamda biraz da serinkanlı olunması gerektiğini anladığımız bugünlerde, iyi bir örnek olması açısından Ersin Korkut’u örnek vermek istiyorum.
Hepimiz Ersin Korkut’u, tiyatro ile sinema ile tanırız, ancak bu sene Dominik’teki bir yarışmaya katıldı, geçen gün sakatlanınca da yarışmadan elendi.
‘Ünlüler’ ve ‘Gönüllüler’ şeklinde gruplaşmanın olduğu spor ağırlıklı bir yarışma, Korkut, haliyle ünlüler takımında yer aldı.
Herkes ‘sanatçıdan sporcu olur mu?’ diye düşünürken Korkut, sanatçılığın da sporculuğun da çok güzel örneklerini verdi, belki tiyatroda olduğundan fazla bu ağır spor yarışmasında beklenenin üzerine çıktı.
Ama bunu nasıl başardı, zaten yarışmadan ayrılırken takım arkadaşları anlattı; samimiyeti, içtenliği, adalet duygusu ve insanseverliği ile…
Kimseyi incitmedi, ne kendi takımından olanları, ne karşı takımdakileri, hatta her parkura çıkışında önce karşı takımdaki yarışmacıya başarı diledi.
Yarışmaya giderken zaten ilk gün şu sözleri söylemiş; ben kavgayı seven biri değilim. Ayrılırken de arkadaşlarını ‘birbirinizi kırmayın’ diye tembihledi bir ağabey edasıyla.
Belki küçük ses yükseltmesi oldu orada kaldığı 3 ay boyunca ki insan hali o kadar da olsun ama gönül kırkmaktan özenle kaçındı, kırdığını düşündüğü durumlarda da büyük bir pişmanlık gösterisinde bulundu.
Bunları da arkadaşları dile getirdi ayrılırken.
İşte bu karakterde insanları biriktirmek gerekiyor, önem verilmesi gereken, arkasında durulması gereken insan tipi böyle olmalı ki onlar sopa falan da istemez, temiz ve apak bir yürük yeterlidir onlara.
Korona sıkıştırmışken her birimizi köşemize aslında düşünme payı da sağlamış durumda, bugünlerde çarçur etmeyi, dağıtmayı, incitmeyi değil, toparlamayı, yararlı olmayı, yardımcı olmayı öğrenmekte fayda var.
Şampiyon olabilmek için neredeyse herkesin kırıcı olmayı göze aldığı hatta buna mecbur kaldığı bu yarışmada Ersin iyi bir örnektir hepimiz için, o nedenle yabana atmamak lazım diye düşünüyorum.
Buradan çıkarılması gereken bir diğer sonuç da bana göre, bir sanatçı ya da farklı meslekteki biri gerektiğinde spor da yapabilir, siyaset de, ticaret de ama samimiyeti ve iyi niyeti elden bırakmazsa…
|