Koronavirüs tehlikesini henüz atlatmadığımız, son günlerde vaka sayılarındaki artış ile birlikte bir kez daha kendini hatırlattı. Virüs, adeta ‘ben hala aranızdayım’ dercesine varlığını htirmeyi sürdürdü.

Haziran başları gibi vaka sayılarındaki düşüş ile birlikte yeni normal yaşam da başladı. Yeni normal yaşam çerçevesinde bazı uygulamaların esnetilmesi, sanırım bizlerde rehavet havasına yol açtı. Zaten geçen haftaki yazımda da rehavet havasından söz etmiştim. Son günlerde vaka sayısındaki artış, bu rehavet havasının da bir sonucu…
Bu mücadele henüz nihayete ermiş değil. Rehaveti, tedbirsizliği affetmeyecek bir tehlike ile karşı karşıyayız. Hep beraber bunun farkında olmamız lazım.

Bunca emek, bunca zahmetin sonucunda vaka sayılarının kontrol altına alınması, aşağılara çekilmesi, bu mücadeleyi kazandığımız anlamına gelmiyor. Bu mücadele, top yekûn hepimizin içinde yer alması, birlikte kurallara uyarak, tedbirli davranarak kazanabileceğimiz bir mücadele. 

Son birkaç günlük vakalardaki artışa bakıldığında ise maalesef yeniden tehlike çanlarının işaretlerini barındırdığını görüyoruz! Tabloda yeniden vaka sayısındaki artışın, iyileşen hasta sayısını geçmesi, bizlere ‘daha da tedbirli’ davranmamız gerektiğini hatırlatmalı.

Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçtiğimiz gün twitter'dan yaptığı paylaşımda, “Vaka sayısındaki artış, tedbirlere uymayanları uyarıyor. Giderek, hepimizi.” diyerek, önemli bir mesaj verdi.

Sayın Koca’nın, önceki günkü mesajı ise yine durup düşünülmesi gereken bir cinstendi. Ne diyordu, bu mücadelede büyük emekleri olan Sayın Bakan; “İyileşen hasta sayımız yeni vaka sayısının altına düştü. Yoğun bakıma ve solunum cihazına ihtiyaç artıyor: Hedeften uzaklaşıyoruz. En zayıf noktamız, tedbirsiz iyimserlik. Tedbirli iyimser olalım. Kontrollü Sosyal Hayat dönemine yarın tam olarak geçelim”
‘Hedeften uzaklaşıyoruz…’

Bu uyarıyı hepimizin dikkate alması gerekiyor. 

Yeniden çok daha sıkıntılı günlere kapı aralamamak için uyarıları dikkate almalı, baştan beri söylediğim gibi kurallara harfiyen uymalıyız.

Rehavete kapılmak, zorlu günleri beraberinde getirir. İlk önce şu rehavet havasından sıyrılıp, virüsle mücadelede birey olarak bizim de yapabileceğimiz çok şeyin olduğunu bilelim. Ya da, bizim kurallara uymamamızın, kurallara uyanlara büyük bir haksızlık olacağını ve mücadeleyi sekteye uğratmamıza neden olabileceğini…

Vaka sayılarının diplere inmesi için bugünden tezi yok çok daha temkinli olalım. Hele şu üç olmazsa olmazı unutmayalım. Maskesiz dışarı çıkmak yok, sosyal mesafeye mümkün olduğunca riayet ve vazgeçilmezimiz hijyen.
Son bir hatırlatma yaparak bitireyim;

Evet, gelenek göreneklerimizden birisi de taziyelere katılmaktır. Taziyesi olanların üzüntüsünü paylaşmak elbette ki son derece önemlidir. Ancak şu aşamada kalabalık ortamların yarattığı sıkıntıları hepimiz biliyoruz. Bundan dolayı, bu üzüntüyü bir süre telefonla bildirmek, uzaktan yaşamak, yeni üzüntülere sebep olmamak en doğrusu olacaktır.

Ayrıca havalar ısındı, parklar, bahçeler, sahiller bizleri çağırıyor. Elbette gideceğiz. Fakat dediğim gibi herkes maskesini takmalı, sosyal mesafe kuralına dikkat etmeli ve mutlaka hijyen sağlanmalı. Başka türlü, işimiz zor.