Vanlıların deyimiyle “deniz” belki, ama bir Van Gölü ki, dillere destan. Van bu konuda çok şanslı. Ülkemizin en büyük gölüne sahip. Dünyanın sayılı sodalı göllerinden biri. İçinde endemik bir tür olan İnci Kefali'ni ya da yine Vanlıların deyimi ile “Van Balığı”nı barındırıyor. Başlı başına bir değer.

Allah vergisi bu kıymetin, ne kadar farkındayız bilemiyorum. Bu kıymetin farkında olmayanlarımız varsa, mutlaka bunun farkına varmalı ve gölümüzü kirletmememiz gerektiğini çok daha iyi kavramalıyız.

Bir süre önce “Van'daki mevcut arıtma tesisinin arıtma vasfından uzak olması, suyun büyük bir bölümünü arıtmadan Van Gölü'ne akıtıyor olmasını da içeren” haberi okurken açıkçası oldukça üzülmüştüm. Bu devasa göl her geçen gün kirleniyor.

Tabi devamında “yeni arıtma tesisinin temelinin atıldığını” okumak, “arıtma tesisinin tamamlanmasının ardından gölün uzun yıllar kirlenmeyeceğini” bir daha bir daha okumak rahatlattı içimi.

Tabii ki ileri teknoloji bir arıtma tesisi Van Gölü için olmazsa olmazlardandır. Umarım bir an önce bu tesis tamamlanır ve dünya değeri olan Van Gölü'nün kirlenmesinin önüne geçilir.

Tabi burada yaşayanlar olarak bizlere de çok büyük görevler düşüyor gölü koruma noktasında.

“Ne de olsa arıtma tesisi yapılıyor, göl kirlenmez” yanlışına düşmeden, hepimizin birer çevreci gibi davranması gerekiyor.

Özellikle evsel atıkları derelere, göle taşınabilecek yerlere, ya da çevreyi kirletecek hiçbir noktaya atmamaya önem göstermemiz şart. İstifade ettiğimiz göl kıyılarını temiz tutmak olmazsa olmazlardan. Yoksa her elimize aldığımız atığı, her çöpü her noktada göle atarsak, temiz bir göl hayal olur.

Bu nedenle gölün hep mavi, daha da mavi kalmasını istiyorsak, çok daha dikkatli olalım. Gölümüzü hep birlikte koruyalım.

Tabi sadece gölle de sınırlı değil mesele. Çevremizi temiz tutmayı alışkanlık haline getirelim. Yediğimiz, içtiğimiz bir şeyin atığını, poşetini rastgele sokaklara atmayalım. Doğayı sevelim, çevreyi koruyalım ki, doğa da bizi sevsin.
Van Gölü'nden konuşmuşken, bir konuya daha değinmeden geçmek olmaz sanırım. Hani dedim ya endemik bir tür. İşte Van Balığından, İnci Kefalinden söz ediyorum. Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim. Lütfen av yasağı bitinceye kadar bu dünya değeri balığa da kıymayalım. Bu balığa kıyanlardan da asla bu balığı almayalım. Yemeyelim bir süre bu balığı. Zaten çok az kaldı, bitiyor av yasağı.

Bu balık Van'ın bir değeri, ülkemizin bir değeri. Bu değere sahip çıkmak da burada yaşayan herkesin görevi. Üç beş insan para kazanmak için bu balığa kıyıyorsa, av yasağına uymadan suç işliyorsa; onlara para vererek bu suça ortak olmamak da hepimize düşer. Sanırım üremek için bu kadar büyük emek veren bir balık için bunu yapmak zor olmasa gerek!