Çoğumuz birebir tanıklık ettik, 25 yıldır Van Balığını ya da eski belgelerdeki adıyla inci kefalini korumak için ciddi çabalar gösterildi.
Üniversitesiyle, sivil toplumuyla, aktivistiyle, akademisyeni ve basınıyla herkes üzerine düşenin fazlasını yaptı; balığın üreme göçü sırasında avlanmasın diye jandarması, polisi, zabıtası seferber oldu.
Balıktan ekmek kazananlar, üreme dönemini kapsayan 3 ayda, yani 15 Nisan-15 Temmuz tarihleri arasında teknelerini bağladı, işyerlerini kapattı, belki şöyle ya da böyle başka amaçlarla açık bıraktı işyerlerini ama balık da satmadılar.
Bu işin en büyük öncüsü kuşkusuz Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, ama 1982 yılında kurulan üniversiteye 1992 yılında gelen ve kısa sürede bazı belgelerdeki adına ulaşarak “inci kefali” diye tanımlanan balık için seferber olan ve Van’da 26 yıl akademisyenlik yapan Prof. Dr. Mustafa Sarı, işin bu noktaya gelmesinde en büyük rol sahibi.
Şimdi Bandırma Üniversitesinde akademik yaşamına devam eden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Vazgeçme” diye de bir kitap yazdı balığa dair; ve orada hem balığın zorlu mücadelesi, hem de kaçak avcılığa karşı o zorlu mücadeleden nasıl sonuçlar elde edildiği, ne sıkıntılar çekildiği de yazılıdır.
Tabi “Vazgeçme” kitabında her şey var, kaçak avcılığın önüne geçmek için insanı uyarma yolunda her türlü çaba var, ama Mustafa hocanın aklına bir gün birilerinin çıkıp balığın göç yoluna bir tane kaz çiftliğinin kurulacağı nereden gelsin ki, gelse kitapta şöyle derdi mutlaka; “Sakın ola tatlı su derelerine yakın bölgelere kaz ve balık yiyen benzeri canlı çiftliği kurmayın!”
Ama şu anda, Van Gölü’nden 3 aylık bir üreme seyahatine çıkan balığın en fazla yoğunlaştığı Erciş Balık Bendinde bir tane kaz çiftliği var ve bunların dere ile temasları söz konusu, arada bir engel de konulmamış, sanırım dere suyundan ve etraftaki yeşillikten daha fazla yararlansınlar diye.
Ama kaz bu, evet su da içer, yeşillikten de yararlanır, fakat derede biriken yavru balıkları da yer maalesef.
Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımdan anladığımız kadarıyla bu duruma Prof. Dr. Mustafa Sarı da, geçen seneki festival sırasında tanıklık etmiş, kazların buradaki varlığına ve balık için tehlikeli yayılımını kendi gözleriyle görmüş.
O nedenle de bir an önce bu kaz çiftliğinin buradan daha uzak bir noktaya çekilmesi için yetkililerden talepte bulunmuş.
İnci kefalinin korunması ve ekonomik değerinin ortaya çıkarılması konusunda belki ilk harekete geçen ve büyük terler döken Prof. Dr. Mustafa Sarı’dır ama şimdi Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Akkuş da, balığın korunması için gecesini gündüzüne katıyor.
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Akkuş hoca da, bu kaz çiftliği için ciddi çabalar içinde şu an, Erciş’teki durumla ilgili yetkililerle görüşmeler yaptı, çözüm üzerinde oldukça yoğun çalışmaları var, bu çabanın sonuç alıcılığı konusunda ümitvar kendisi.
Van Gölünden ekmek kazanan herkesin dileği de eminim o yöndedir, bir an önce bu kaz çiftliği sorununun çözümü her açıdan faydalı olacaktır.
Bazı yetkililerin dere ile çiftlik arasına tel örgü çekme gibi bir düşüncesi var, o da olabilir, ama balık yiyen canlıların bir şekilde üreme döneminde dere kenarlarından uzak tutulması konusu çok önemlidir.
Bu sadece Balık Bendi için de geçerli değildir, varsa eğer balık göçünün gerçekleştiği diğer dere boylarında benzer hayvan yetiştiriciliği, buna karşı da önlem almak ve vatandaşı uyarmak gerekiyor.
Yani şöyle bir sonuç elde etmiş olamayalım tüm bu gayretlerden sonra; insan uzak durusun ama kazlar avlasa da sorun değil!
|